Tehir-i İcra Kararından Önceki Hacizlerin, Karardan Sonraki Durumu

Tehir-i İcra Kararından Önceki Hacizlerin, Karardan Sonraki Durumu

Tehir-i İcra Hakkında

İcra ve İflas Kanunun 36. Maddesinde düzenlenen Tehir-i İcra yani icranın geri bırakılması prosedürü 4-5 Örnek ve İlamlı icra takiplerinde uygulanmaktadır. İlamlı icra takibi borçlusunun icra dosyasına belirli bir teminat göstererek istinaf veya temyiz yoluna başvurarak alacağı kararla icra işleminin dosya sonuçlanana kadar durdurulmasıdır.

İcranın Geri Bırakılması talebi, icra takibini bulunduğu aşamada durdurmaktadır. Bu sebep ile önceden konulmuş olan hacizlerin olduğu gibi kalması, aynen devam etmesi gerekmektedir. İşbu borçlarda tehir-i icraya gidilebilmesi için söz konusu borcun ilama dayanması gerekmektedir. Burada değinilmesi gereken husus ihtiyati haciz kararından sonra alınan, borçlu malları üzerine konulan hacizlerin, daha sonradan borçlu tarafından alacaklının tüm borç ve ferileri karşılanmak sureti ile dosyaya sunulan teminat mektubu yahut nakit ile tehiri icra kararı almasından sonra, daha evvelden ihtiyati haciz ile konulan hacizlerin baki kalıp kalmayacağı noktasında toplanmaktadır.

Bu hususta Yargıtay’ın muhtelif kararları bulunmakta olup, öncelikli olarak Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014/14448 Esas, 2014/16947 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; ''...İİK.nın 36. maddesi gereğince teminat yatırılması ile icranın geri bırakılması yönünde karar getirilmek üzere borçluya mühlet verilmesi, icra takibini olduğu yerde durduracağından, bu tarihten önce konulan hacizlerin geçerliliğini etkilemez ve hacizlerin kaldırılması sonucunu doğurmaz. Ayrıca teminat, ne için verilmiş ise sadece o amaç için geçerlidir. Teminatın borcun ödenmesine yönelik olmaması karşısında haczin kaldırılması doğru değildir. Kaldı ki icra müdürünün, alacaklının veya borçlunun talebi olmaksızın, resen İİK 85. maddesini gözeterek konulmuş olan hacizleri kaldırma yetkisi yoktur...'' şeklindedir.

Yukarıda anılan kararda görüleceği üzere icra müdürlüğünce borçluya verilen kesin mühlet (teminatın sunulması akabinde) süresi içerisinde teminat mektubunun sunulması, daha evvelden konulan hacizlerin geçerliliğini etkilemeyeceği açıkça vurgulanmıştır.

Ne var ki aksi yöndeki Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022 / 9153 Esas 2023 / 2041 Karar sayılı ilamı ile; ''...Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; HMK'nın 33. maddesi uyarınca hukuki tavsif hakime ait olduğu, hakimin bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve netice-i taleplerle bağlı olup, dayandıkları kanun hükümleri ve onların hukuki tavsifleri ile bağlı olmadığı, şikayetçi borçlu taraf, dosya borcunu karşılayacak tutarda nakdi teminat nedeniyle hacizlerin kaldırılmasını talep ettiğinden hacizlerin hangi aşamada ve dolayısıyla niteliklerinin ne olduğunu önemi bulunmadığı, tehiri icra kararı almak üzere icra müdürlüğü tarafından mehil verilebilmesi için yatırılan nakdi teminat ödeme yerine geçmez ise de, borçlu tarafından yatırılan teminatın, yatırıldığı tarih itibari ile icra takip dosyası alacağını tüm fer’ileri ile birlikte karşılaması halinde, mevcut hacizlerin aşkın hale geleceği, hacizlerin devam etmesi İİK'nın 85/son maddesiyle de bağdaşmayacağından şikayetin kabulüne, davalı taraf davanın reddini talep etmekle şikayeti konu işlemi benimsediğinden davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkeme kararı yerinde olduğu belirtilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup alacaklının temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. Bu nedenle hükmün onanması gerekmiştir...'' şekli ile, evelden konulan hacizlerden sonra sunulan teminat mektubu yahut nakdi ödemenin borca yeter olması halinde, evvelden konulan hacizlerin aşkın hale geleceği, dolayısı ile hacizlerin kaldırılmasının uygun olacağı yönünde karar verilmiştir.

Her iki Yargıtay kararı incelendiğinde, daha yeni tarihli verilen Yargıtay kararı ile aşkın hacizden bahsedilebileceği, dolayısı ile borca yeter miktarda teminatın depo edilmesi ile hacizlerin kaldırılabileceği söz konusu olmaktadır. Bu hususta, daha evvelden ihtiyati haciz ile alınan haciz kararlarının anlamsız hale geleceği, yani kanunun icaz verdiği ihtiyati haczin uygulanmasının hiçbir anlamının kalmayacağı açıktır. Bu sebeplerle, ilk paylaşılan karar ile hükmolunan “…teminat yatırılması ile icranın geri bırakılması yönünde karar getirilmek üzere borçluya mühlet verilmesi, icra takibini olduğu yerde durduracağından, bu tarihten önce konulan hacizlerin geçerliliğini etkilemez ve hacizlerin kaldırılması sonucunu doğurmaz…” şeklindeki tespitin hukuk ve hakkaniyet ile bağdaşacağı kanaatini taşımaktayız.